Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Türkiye

Canlı Magazin - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi” Haber

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi”

Ünlü İsimlerde Marka Tescil Alarmı: “Türkiye’de Asıl Sorun, Sorun Çıktıktan Sonra Harekete Geçilmesi” Üstün Patent Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Arslan Kart, Breaking News’e yaptığı açıklamada, Türk ünlülerinin marka tescili konusundaki bilincinin son yıllarda artsa da hâlâ kritik seviyede eksik olduğunu belirterek uyarıda bulundu. Kart, “Türkiye’de hâkim olan yaklaşım, sorun ortaya çıktıktan sonra çözmeye yönelmek. Oysa marka tescili kriz anında değil, en baştan planlanması gereken bir süreçtir.” dedi.  “Ortadoğu’da ünlü isimlerin başkaları tarafından tescil edilmesi hukuki boşluk değil, takip eksikliği” Kart, Türk oyuncu ve ünlülerin isimlerinin özellikle Ortadoğu ülkelerinde farklı kişiler tarafından hızlıca tescil edilmesinin temel sebebinin “hukuki boşluk” değil, “stratejik takip eksikliği” olduğunu söyledi. “Bazı Ortadoğu ülkelerinde tanınmış marka koruması Avrupa kadar güçlü değil. Popüler Türk oyuncularının isimleri fırsatçılar tarafından ticari fırsat olarak görülüyor. Sorun, gerekli izleme sistemlerinin kullanılmaması.” ifadelerini kullandı. Yurtdışında izinsiz tescil edilen isim nasıl geri alınır? Özlem Arslan Kart’a göre, bir ünlünün ismi yurtdışında izinsiz tescil edildiyse süreç ortalama 8–24 ay sürebiliyor. “İtiraz veya hükümsüzlük davası açılır, ardından ünlünün tanınırlığını ispatlayan tüm medya delilleri sunulur. Başvuru sahibinin kötü niyetinin ispatlanması süreci hızlandırır. Doğru yönetildiğinde isim çoğunlukla geri alınabiliyor.” dedi. “Sadece Türkiye’de tescil artık yetmiyor” Kart, ünlüler için yeni dönemde çok daha geniş bir koruma stratejisinin zorunlu hâle geldiğini vurguladı: “Hedef ülkelerde önceden başvuru yapmak, global marka izleme sistemi kullanmak ve menajerlik sözleşmelerine marka koruma maddeleri eklemek şart. Türk dizilerinin global etkisi nedeniyle bu artık bir seçenek değil; zorunluluk.” diye konuştu. Sadece isim değil, sahne adı ve karakter adları da tescil edilebiliyor Kart, birçok ünlünün hâlâ marka tescilini yalnızca isimden ibaret sandığını belirterek şu bilgileri verdi: “İsim–soyisim, sahne adı, lakap, imza, dizi ve film karakter isimleri, sosyal medya kullanıcı adları ve logolar tamamen tescil edilebilir. Ünlünün ticari kimliğini oluşturan tüm unsurlar marka koruması kapsamına alınabilir.” “Tescil almayan ünlü, kendi adını kullanma hakkını kaybedebilir” Marka tescili olmayan ünlülerin ciddi ekonomik risklerle karşı karşıya olduğunu belirten Kart, şu uyarıda bulundu: “Kendi adını ticarette kullanma hakkını kaybetmekten sahte ürünlerle mücadeleye, itibar kaybından e-ticaret gelir kaybına kadar birçok risk ortaya çıkıyor. Tescil edilmeyen her ad, potansiyel bir kayıp demektir.”  “Menajer ve yapımcılar artık marka koruma ekibinin bir parçası olmalı” Kart’a göre, ünlü isimlerin marka değeri artık kariyer yönetiminin ayrılmaz bir parçası: “Artık yapımcı ve menajerlerin yalnızca projeleri yönetmesi yeterli değil. Ünlünün marka varlığını profesyonel şekilde koruyacak bir ekip kurulması ya da uzman IP ajanslarıyla çalışılması günümüzün gerekliliğidir.” dedi. En çok kötüye kullanım tekstil ve kozmetik sektöründe Türkiye’de ünlü isimlerinin en sık kötüye kullanıldığı sektörleri de sıralayan Kart, “Tekstil, kozmetik–parfüm, aksesuar, takı ve sosyal medya ürünleri en riskli alanlar. Bu sektörlerde fırsatçılık çok hızlı gelişiyor.” açıklamasını yaptı. Kendi markasını kurmak isteyen ünlüler için üç kritik adım Kart, ünlüler için markalaşma sürecinin temel yapı taşlarını şöyle özetledi: “Doğru sınıflarla tescil, uluslararası koruma stratejisinin baştan kurulması ve markanın iş modelinin doğru yapılandırılması… Bu üç adım güçlüyse, marka büyür ve sürdürülebilir olur.” “İzinsiz kullanım sadece tescille engellenemez; çok katmanlı koruma şart” Kart, ünlü isimlerinin parfüm, çorap, çanta, gıda gibi ürünlerde izinsiz kullanılmasını önlemek için yalnızca marka tescilinin yeterli olmadığını vurguladı: “Haksız rekabet hükümleri, kişilik hakkı davaları, alan adı korumaları, sosyal medya marka araçları ve telif hukuku mekanizmaları birlikte kullanılmalı. Gerçek koruma ancak çok katmanlı bir stratejiyle sağlanır.” ifadelerini kullandı.

Türk Dizilerinin Ortadoğu’daki Gücü, Sağlık Turizmine Yeni Bir Nefes Getirdi.. Haber

Türk Dizilerinin Ortadoğu’daki Gücü, Sağlık Turizmine Yeni Bir Nefes Getirdi..

Ortadoğu’da izlenme rekorları kıran Türk dizileri, Türkiye’nin sağlık turizmi sektöründe yeni bir dalga yarattı. Uzm. Dr. Nurullah Uslu, “Diziler Türkiye’ye duyulan güveni artırdı, biz doktorların yüzü gülüyor” diyor. Son yıllarda Türk televizyon dizilerinin Ortadoğu coğrafyasında kazandığı büyük popülarite, yalnızca kültürel bir başarı olarak kalmadı; Türkiye’nin sağlık turizmi alanındaki yükselişine de güçlü bir katkı sağladı. Estetik, diş hekimliği, saç ekimi, göz ve genel cerrahi alanlarında Türkiye’ye olan ilgi dikkat çekici biçimde artarken, uzman doktorlar bu etkiyi doğrudan hissediyor. Uzm. Dr. Nurullah Uslu, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: “Ortadoğu’da yayınlanan Türk dizileri Türkiye’ye bakışı değiştirdi. Artık o bölgelerde Türkiye sadece bir tatil destinasyonu olarak değil, güvenilir sağlık hizmetlerinin adresi olarak da görülüyor. Dizilerde gördükleri modern hastaneler, teknolojik altyapılar ve Türk hekimlerinin profesyonel duruşu izleyicilerde büyük bir güven duygusu yarattı. Bu da bize doğrudan yansıdı.” Uslu’ya göre bu etki, sadece estetik cerrahiyle sınırlı değil. Son dönemde Orta Doğu’dan gelen hasta sayısında ciddi artışlar yaşanıyor. Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt gibi ülkelerden gelen hastalar, Türk dizilerinde gördükleri şehirler ve mekanlarla duygusal bir bağ kurarak tedavi tercihlerinde Türkiye’yi seçiyor. “Hastalar sadece bir operasyon yaptırmak için değil, hikayesini bildikleri bir ülkeye, kendilerini yakın hissettikleri bir kültüre geliyorlar,” diyor Dr. Uslu. “Bu da sağlık turizmini bir hizmetten çok bir deneyime dönüştürüyor.” Türkiye, son on yılda sağlık turizminde dünyanın önde gelen merkezlerinden biri haline gelirken, bu gelişmede dizilerin oluşturduğu imajın etkisi göz ardı edilmiyor. Türk dizilerinin milyonlarca izleyiciye ulaştığı Ortadoğu ülkelerinde, “Türk doktoruna güven” algısı her geçen yıl daha da güçleniyor. Dr. Uslu, bu sürecin sürdürülebilirliği için kalite standartlarının korunması gerektiğini vurguluyor: “İnsanlara sadece ‘Türkiye’ye gelin’ demek yetmez. Burada alacakları hizmetin dünya standartlarında olduğunu hissettirmeliyiz. Hizmet sonrası süreçlerin, dil desteğinin ve iletişimin doğru yönetilmesi çok önemli. Bu dengeyi korursak Türk dizilerinin oluşturduğu güveni kalıcı hale getirebiliriz.” Uzmanlara göre Türk dizileri, sağlık turizmi açısından “kültürel diplomasi” işlevi görüyor. Türkiye’nin estetikten kalp cerrahisine, diş hekimliğinden tüp bebek tedavilerine kadar geniş bir yelpazede sunduğu başarı hikayeleri, ekrandan kalplere ulaşan bir etki yaratıyor. Sonuç olarak, Ortadoğu’da ekrana gelen Türk dizileri, sadece duygusal bağlar kurmuyor; Türkiye’nin sağlık markasına değer katıyor. Uzman Doktor Nurullah Uslu’nun da belirttiği gibi: “Diziler bizim için artık sadece sanat değil, güvenin, tanıtımın ve geleceğin anahtarı haline geldi.”

Doç. Dr. Tuğçe Şimşek: “Estetikte Yeni Dönem, Doğallığın Bilimle Buluştuğu Nokta” Haber

Doç. Dr. Tuğçe Şimşek: “Estetikte Yeni Dönem, Doğallığın Bilimle Buluştuğu Nokta”

Yüz estetiği ve medikal uygulamalarda son yıllarda gözle görülür bir dönüşüm yaşanıyor. Cerrahi mükemmeliyetin yerini artık daha doğal, daha sade ve kişiye özel bir estetik anlayış aldı. Türkiye’de yüz estetiği ve kulak burun boğaz alanında uzmanlığıyla tanınan Doç. Dr. Tuğçe Şimşek, bu dönüşümün nedenlerini ve estetiğin geleceğini değerlendirdi. “Amaç değiştirmek değil, iyileştirmek.” Dr. Şimşek’e göre modern estetik, insan yüzünün doğal ifadesini koruyarak daha dengeli bir görünüm elde etme üzerine kurulu: “Artık kimse bambaşka biri gibi görünmek istemiyor. İnsanlar, aynaya baktığında hâlâ kendilerini görmek ama daha canlı, daha dinlenmiş bir ifadeye sahip olmak istiyor. Bizim işimiz, yüzün doğallığını kaybetmeden zarafetini ortaya çıkarmak.” Minimal ama etkili dokunuşlar öne çıkıyor Estetik cerrahi artık büyük değişimlerden çok küçük müdahalelere yöneliyor. Doç. Dr. Şimşek, bu yaklaşımın hem hasta memnuniyetini hem de iyileşme süresini olumlu etkilediğini söylüyor: “Lazer, radyofrekans ve enjeksiyon bazlı tedavilerle yapılan küçük işlemler bile yüzün bütün dengesini yeniden kurabiliyor. Bu sayede kişi doğal görünümünü korurken çok daha taze bir ifade kazanıyor.” “Erken yaşta önleyici estetik anlayışı yaygınlaşıyor” Dr. Şimşek, estetiğin artık sadece yaşlanma sonrası değil, yaşlanma öncesi dönemde de uygulandığını belirtiyor: “30’lu yaşlardan itibaren ciltte kolajen üretimi azalıyor. Bu dönemde yapılan küçük uygulamalar, ilerleyen yaşlarda daha az müdahaleye ihtiyaç duyulmasını sağlıyor. Estetik artık bir önlem değil, bir bakım rutini haline geldi.” Doğallık, geleceğin estetik standardı olacak Dr. Şimşek’e göre önümüzdeki yıllarda estetik anlayış daha fazla bilime ve kişiselleştirilmiş planlamaya dayanacak: “Teknoloji gelişiyor ama asıl farkı insan yüzünü doğru okumak yaratıyor. Her yüzün kendine ait bir hikâyesi, oranı ve dili var. Estetikte başarı, bu dili bozmadan onu güzelleştirmekte gizli.” Uluslararası düzeyde yükselen bir merkez Türkiye, estetik tıpta son yıllarda Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri için cazibe merkezi haline geldi. Dr. Tuğçe Şimşek de bu sürecin bilimsel ve etik temeller üzerine kurulması gerektiğini vurguluyor: “Türkiye estetikte artık sadece fiyat avantajıyla değil, uzmanlık düzeyiyle de tercih ediliyor. Bu başarıyı sürdürebilmek için hem medikal standartlara hem de etik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmak gerekiyor.” Doç. Dr. Tuğçe Şimşek Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Medikal Estetik Uygulamaları info@doctugcesimsek.com www.doctugcesimsek.com @drtugcesimsek Hazırlayan: Breaking News International Sağlık & Bilim Servisi

Op. Dr. Esin Özlem Atmış: “Gerçek güzellik filtrelerde değil, doğallıkta gizli” Haber

Op. Dr. Esin Özlem Atmış: “Gerçek güzellik filtrelerde değil, doğallıkta gizli”

Op. Dr. Esin Özlem Atmış: “Gerçek güzellik filtrelerde değil, doğallıkta gizli” Sosyal medya filtreleri, güzellik algısını kökten değiştiriyor. Uzmanlar, özellikle gençler arasında artan “filtre estetiği” taleplerinin psikolojik ve fizyolojik risklerine dikkat çekiyor. Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Op. Dr. Esin Özlem Atmış, son dönemde sosyal medyanın estetik algısı üzerindeki etkilerini değerlendirdi. “Sosyal medya filtreleri, kişilerin kendi yüz hatlarını farklı bir formda görmesine neden oluyor” diyen Dr. Atmış, bu durumun kişileri sanal ortamda gördükleri idealleştirilmiş yüzleri gerçek hayatta arzulamaya ittiğini belirtti. “Bu istekler zaman zaman doğallıktan uzak, hatta tıbben uygun olmayan taleplerle karşımıza çıkabiliyor. Biz hekimler için en önemli görev, hastayı doğru bilgilendirmek ve sağlıklı sınırları korumaktır.” dedi. “Bazen ‘hayır’ demek de hekimliğin bir parçası” Op. Dr. Atmış, hastaların sağlık açısından risk taşıyan taleplerine karşı tutumunu da açıkça dile getirdi: “Her zaman önceliğim sağlık. Eğer yapılacak işlem hastanın dokularına, nefesine ya da genel sağlığına zarar verecekse bunu net bir şekilde açıklıyorum. Bazen ‘hayır’ demek de hekimliğin en önemli yanıdır.” “Güzellik en doğal ve sağlıklı halimizle barışmamız ile başlar. Yine güzellik oranlarda saklıdır bazen küçük estetik dokunuşlarla bu oranları kazanabilmek mümkündür” Sosyal medyanın özellikle gençler üzerinde olumsuz beden algısı oluşturduğunu belirten Dr. Atmış, ailelerin ve uzmanların burada önemli bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi. “Gerçekçi olmayan güzellik standartları gençleri özgüven sorunlarına itiyor. Oysa estetiğin amacı güzelleştirmek değil, kişinin kendisiyle barışmasını sağlamaktır.” ifadelerini kullandı. Türkiye estetikte referans merkezine dönüştü Türkiye’nin medikal estetikte dünya çapında bir başarıya ulaştığını belirten Atmış, özellikle rinoplasti, yüz germe, dolgu, lazer ve biyorejüvenasyon uygulamalarının büyük ilgi gördüğünü ifade etti. “Artık tek tip yüzler dönemi kapandı. Doğallık, kişiye özel planlama ve sağlıklı yaş alma sürecine destek en önemli trendler arasında.” diye konuştu. ????Op. Dr. Esin Özlem Atmış Acıbadem Fulya Hastanesi / Nişantaşı ???? www.esinozlematmis.com ???? Instagram: @drozklem

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.